Konu: Ölüm anı ve kabir Cuma Ağus. 01, 2008 9:20 pm
ÖLÜM ÂNI
Bir kimsenin ölüm ânı, onun ölümden sonraki hayatı hakkında fikir verir. Çünkü Allah’a inanan kimseyle inanmayanın ölüm sırasındaki hali birbirinden çok farklıdır.
Mü’minler ölürken yanlarına melekler gelir:
“Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen Cennetle sevinin” diye onlara müjde verir.
Allah’ın kendisinden hoşnut olacağını ve kendisini bağışlayacağını duyan mü’min son derece mutlu olur. Bir an önce Allah’a kavuşmayı, Allah da ona kavuşmayı ister.
Ölmek üzere olan inançsız kimseye de işkence göreceği hatırlatılır. O da ölümden nefret eder ve Allah’a kavuşmayı istemez; esasen Allah da ona kavuşmayı istemez.
Melekler inançsız kimsenin yüzüne ve arkasına vurarak “Tadın bakalım yakıcı azabı” diye canını alırlar. İnançsız olarak ölenlerin pis kokusu gök ehlini rahatsız edecek kadar berbattır.
KABİR HAYATI
İnsan ölüp de kabre konduğu andan, kıyametin kopmasına kadar geçen zamana ‘kabir hayatı’ denir.
Kabir hayatının bir adım öncesi dünya, bir adım sonrası âhiret hayatıdır. Kabir hayatı, dünya ile âhiret arasında bir engel oluşturduğu için ona ‘berzah hayatı’ da denir.
Bir bakıma kabir, âhiret hayatının çeşitli duraklarının ilkidir.
Kabirdeki imtihanı kolayca veren, ondan sonraki menzilleri daha kolay geçer. Bu ilk imtihanı veremeyen kimsenin kabir hayatı son derece korkunçtur.
KABİRDEKİ SORGU
Kabre konan her insan, Münker ve Nekir melekleri tarafından hesaba çekilir. Bu sorgulama şöyle olur:
Defin işi bitip de eş, dost ve aile fertleri mezardan birer birer ayrılırken, kabirde yalnız başına kalan kimse onların ayak seslerini işitir.
O sırada biri Münker, diğeri Nekir diye anılan siyah tenli, mavi gözlü iki melek gelir; ölen kimseyi oturtur, Müslüman olup olmadığını anlamak için “Rabbin kim? Hangi dindensin?” diye sorarlar. Müslüman ise “Rabbim Allah; dinim İslâm” diye cevap verir.
Bir de Resûl-i Ekrem hakkında ne düşündüğünü öğrenmek isterler.
Mü’min, ölmeden önce de dilinden düşürmediği gibi, kelime-i şehâdet getirerek onun Allah’ın kulu ve Resûlü olduğunu söyler.
Melekler ona “Biz senin bunu söylediğini daha önce de biliyorduk” derler. Sonra kabri genişletilir ve pırıl pırıl aydınlatılır.
Ona Cehennemdeki yeri gösterilir: “Bak, senin yerin burasıydı. Allah Teâlâ burayı Cennette yüce bir makamla değiştirdi. O seni şu güzel yerinden kaldırıp yeniden diriltene kadar, burada gelin güvey uykusu gibi rahat uyu!” derler.
O Müslümanın kabrinden Cennete bir yol açılır. Cennetin burcu burcu kokularını duymaya başlar. Ona Cennet elbiseleri giydirilir. Gözünün gördüğü yere kadar kabri genişletilir.
O da yeniden diriltileceği kıyamet gününe kadar Cenâb-ı Mevlâ’nın kendisine sunacağı nimetler içinde ve sabah akşam Cennetteki yerini seyrederek rahat ve huzur içinde yaşar.
Kâfir veya Allah’a inanmış görünen kimse (münafık) ise, meleklerin sorularına cevap veremez.
Melekler ona, kendisinin durumunu daha önce de bildiklerini söyleyerek başına şiddetli bir şekilde vururlar. Onun feryadını insan ve cin dışındaki diğer varlıklar duyar.
Kabri daraltılır, kabrinden Cehenneme bir kapı açılır, Cehennemin alevlerini duymaya başlar. Sabah akşam Cehennemdeki yerine bakarak acılar içinde kıvranır.
KABİR AZABI
Peygamber Efendimiz dualarında kabir azabından Allah’a sığındı; Müslümanların da sığınmasını tavsiye etti ve bu konuda şöyle buyurdu:
Kabirlerinizde Deccâl fitnesine yakın bir imtihandan geçeceğinizi Allah bana bildirdi.
Ben hayatımda kabirden daha korkunç bir manzara görmedim.
Birbirinizi gömmeyi bırakmayacağınızı bilsem, kabir azabından bir miktar size de duyurması için Allah’a dua ederdim.