SiTeMiZe HoŞ GeLDiNiZ CeLLaT EmrE & AbbuS
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


SiTeMiZe HoŞ GeLDiNiZ CeLLaT EmrE & AbbuS
 
AnasayfaVarlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim I_icon_mini_portalAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
cellatemre
Admin
Admin
avatar

Erkek
Yaş : 31 Kayıt tarihi : 30/06/08 Mesaj Sayısı : 82 Nerden : İş/Hobiler : Lakap : CeLLaT
kişi sayfası
tecrübe:
Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Img_left70/100Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Empty10  (70/100)
online:
Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Img_left70/100Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Empty10  (70/100)
rep:
Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Img_left70/100Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Empty10  (70/100)
Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Vide
MesajKonu: Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim I_icon_minitimeSalı Tem. 15, 2008 8:45 pm


Merhamet dilendiğim kelimelerin gölgesinde içimin yankısını Sana yollamak istiyorum

Yüreğimde çağlayanlar var, dinmeyen göz yaşlarım var Efendim Gözyaşı ırmağına bıraktığım hasretlerim var Ve bir damla gözyaşının sıcaklığında Sana yolluyorum tüm hasretlerimi, aşarak yüreğimin çöl kumlarını Demet demet yıldızların kutlu rehberlerimdir, kapına yöneldiğim gecenin şu ıssız saatlerinde

Gönül heybemde göz yaşlarım, geçtiğim yollara serpiyorum sadakam diye Yürek tezgahında dokuduğum sancılarım var sadağımda, kuşandığım acılar var İşte geldim kapına Efendim Dilimde Senden dilendiğim şefaatin var

Ey Nebi, inan ki Sensiz gündüzlerimiz bile geceye döndü Alnımızı üfül üfül okşayan rahmet yüklü soluğundan mahrumuz yıllardır Senin yokluğun, ölü ruhlara can veren nefesinin yokluğu, bizi ağyar ateşinde yaktı Deden Hazreti İbrahim’e yakılan ateşten daha acımasızdı yandığımız ateşler

Medet Sultanım! Hicranınla yanan ruhumuza parmaklarından yine boşaltmaz mısın kevserlerini oluk oluk?

Utancımız büyük Adını bir bayrak gibi dalgalandıramadık gönül semalarında Giremedik kalplere, adını sunamadık sana muhtaç sinelere

Büyük utançlara kundaklandık; ama Sen Sultansın Efendim, ne olur himmetini esirgeme boynu bükük, yüreği yaralı ümmetinden Yaralı yüreğimizi, Hazreti Eyyub’a bahşedilen ab-ı hayat gibi çağlayanlarla yıkayacağın günü bekliyoruz

Bir gün gözlerimizden perdelerin kalkacağı ümidiyle yaşadık hep Temessülünle şeref kudüm buyurduğun Ahmet Rufai Hazretlerine imrenir olduk Biz de, günahkar dudaklarımızı Senin o pak ellerine dokunduracağımız günün hasretiyle bekliyoruz Efendim

Seni, çiçek çiçek donanmış vefalarla kucaklayan Uhud’un bağrındaydın hani En has şühedanın vefa kokan cennet mekanlarını ziyaret etmiştin Ve orda demiştin ya “Kardeşlerime selam olsun!” diye Ey Nebiler Sultanı Efendim! Bizleri, işaret buyurduğun o garip devirde gelen kardeşlerin sayıp ziyaret etmeyecek misin? Ayağı ve alnı beyaz sekili atların say bizi, aldığımız abdestlerimiz var günde beş vakit

Ne olur Efendim, Mekke’den Medine’ye hicret eder gibi gel Sen gel ki, güneşin bizi terk ettiği karanlık gecelerimize dolunaylar doğsun Yeniden bestelensin “Tale’al-Bedru”lar Hiç günahı olmayan çocuklarımız seslendirsin yine o yanık nağmeleri Ellerinde demet demet güllerle bekleyen kadınlarımız, gözyaşı çağlayanlarıyla yıkasın yollarını

“Ey Sevgili, En sevgili” Efendim! Seni anlayamayan nazarlara keşke, sana perdedar olan bir örümcek kadar vefalı olabilseydik Anlayabilseydik kıymetini Seni anlatabilseydik

Keşke bir güvercin olabilseydik, dünyanın dört bir tarafına nur dağıtan ellerinden uçurduğun Senin çağları aşan o kutsal çağrılarını taşıyabilseydik çağlardan çağlara ve deniz aşırı diyarlara

"Ne olur gel Efendim! Çağın yetimleri var Seni bekleyen Sana kasideler yazan bağrı yanık aşıkların var, ağıt yakanların var Ağıdı dindirilecek öksüzlerin var

Ve talihsiz devrin Asiye yüzlü, Meryem iffetli yetimleri var Gözyaşlarına sünger olacağın sürmeli ceylanların var

Sakat vicdanlarda çarmıha gerilmek istenen Mesih soluklu yiğitlerini ne olur daha fazla bekletme Efendim

Ateşe atılmak istenen İbrahim’lerimiz var, Senin gül bitiren yağmurlarını bekliyorlar

Bıçak altında tevekkülle bekleyen İsmail’lerimiz var; yoluna kurban olmayı bekleyen koç yiğitlerimiz var

Biliyoruz, aşkına pervane olamadık Yanlış ateşlerde yandı ruhumuz Yanlış pazarlara sürüldük Yalancı şafaklarla kandırıldık yıllar yılı Sensizliğin girdabında zehrini yudumladık hayatın

Onca günahlarımıza, bize yakışmayan kusurlarımıza rağmen, Senin büyüklüğün kadar büyüttük umutlarımızı Dağlar kadar günahlarımız olsa da Sen kadar umutlarımız var Hani diyorsun ya Efendim, “Benim şefaatim, ümmetimden günah-ı kebâir işleyenleredir” Kim bilir kaç günah kirinin içinde büyüttük bembeyaz umutlarımızı Tutunduk verdiğin söze Müjdenin ipekten çehresine sarındık

Ey Nebi, kendisine yollanan salat-ü selamları işiten vefalı dost Sana yolladığımız salat-ü selamların sımsıcak gölgesinde beyaz dualarımızın aydınlığıyla yöneldik kapına Temessülünle, Sana meftunlarını sevindireceğin zamanı bekliyoruz

Sireten şekil değiştirecek kadar büyük günahı olanların imdadına, sırf Sana yolladıkları salat-ü selamlar hatırına yetişmiştim Efendim Ve biz ahir zamanın garip insanları bir kere daha temessül edip imdadımıza yetişeceğin günün hasretini çekmekteyiz

Yetiş imdada ya Resulallah, ne olur imdadımıza yetiş!

Gönül Kâbe’sinde, günahlarımıza rağmen yine de bir yer var Efendim teşrif buyuracağın Yüreğimizin yanıklığıyla tütsülediğimiz gözyaşı dolu mahzenlerimiz var Uyku nedir bilmeyen kirpiklerimiz var Seni bekleyen Ne olur gel, gel ki:
“Kadem bastın gönül tahtına
A Sultanım safa geldin” diyelim bağrı yanık aşıkların gibi

Ey, “Levlake” hitabının nazlı Sultanı, naz makamının Efendisi! Yıldızların, yoluna kaldırım taşları gibi dizildiği yüreği bulut bulut olan Sevgili!
“Yağarsın, taşlar bile yemyeşil filizlenir”
Sen olmasaydın eğer, taşlardan daha katı yüreğimizde hiç yeşerir miydi yepyeni umutlarımız! İmanın gökkuşağı renkleri belirir miydi yağmur sonrası gibi! Yüreğimizin yamaçlarında boy verir miydi hiç, Sen kokan güller, olmasaydın Efendim!

Ve bir de Efendim, “Damar damar Seninle, hep seninle dolsaydık” koruyabilseydik “vefa”mızı Açsaydı daim bizim de gönlümüzde vefa çiçekleri Bir Molla Camii de biz olsaydık, ashabına kıtmir olmayı can-ı gönülden dileyen

Kıtmirin olabilseydik ey şah-ı Rüsul ! Sana sadık olabilseydik Adına ve ashabına sahip çıkabilseydik ta haşre kadar

Ashabı-ı Kehf’in kıtmiri gibi olsaydık Onca günahlarımıza rağmen, “Senin ashabın cennete giderken ben nasıl cehenneme giderim?” diye inleseydik İniltilerimizde bestelenseydi ümitlerimiz

Kabul eder misin bizi Efendim, ashabının kıtmiri olarak?

Zira Efendim, “Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım” diyerek başımızı koyduğumuz olmuştur yastığa, tutunduğumuz an olmuştur düşlere

Ne olur;
“Gel ey Muhammed (sav) bahardır
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır
Hacc’dan döner gibi gel
Miraç’dan iner gibi gel
Bekliyoruz yıllardır”
Bir demet gül var elimizde, titreyen yüreğimiz var Güllerimiz solmadan, gül kurusu ağlamadan yüreğimiz, ne olur gel Efendim!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Varlığımın Sebepler Ötesi sebebi, Gönlümün Sultanı Efendim

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SiTeMiZe HoŞ GeLDiNiZ CeLLaT EmrE & AbbuS :: Din Ve Ahlak :: PEYGAMBERLER -
Bedava forum | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar